18 Şubat 2017 Cumartesi

Yalancılar Kitap Yorumu

    



     



     Kitabın Adı: Yalancılar
     Yazar: E. Lockhart
     Sayfa Sayısı: 248
     Baskı Yılı: 2014
     Çeviri: Murat Padar
     Yayınevi: Pegasus
     Goodreads Puanı: 3.85/5






----------------- Arka Kapak ----------------



   Bizler yalancıydık. 


    Güzel, ayrıcalıklı ve dertsiz tasasız, 


lüks içinde yaşıyorduk. 


Çatlayıp kırıldık. 


Bu bir aşk ve macera hikâyesi… 


Bir trajedi masalı... 

Hangisi gerçek? 

Hangisi yalan? 

Kararı siz verin. 










------------------------------------------------  Yorumum  -----------------------------------------------



Selamlar. Yalancılar kitabı öncelikle çok şaşırtıcı bir sona sahip olan bir kitap. Ve evet bu kitabın yorumlarını okurken bu tanımı sıkça duyacaksınız çünkü kitabın en önemli kısmı burası. Kitap bir ailenin hayatından bahsediyor. Hikayenin büyük ve önemli bir kısmı Sinclair ailesi tarafından alınan bir ada üzerimde geçiyor. Ana karakterimiz Cadence adlı bir kız. Kitabın olayı ise Cadence'nin 15 yaşında geçirdiği bir kaza sonrası olayları unutması ve bu olayları hatırlamaya çalışması. Cadence'nin bir hastalığı var ve migren krizleri gibi kendini kaybediyor. Ayrıca bu yaşanan olaylar Cadence'ye ne kadar anlatılırsa anlatılsın ertesi gün yaşanılanları unutuyor bu yüzden yaşananları kendi keşfetmesi gerekiyor. Kitap bir kaç bölümden oluşuyor. Öncelikle birazdan yazacaklarım kitapla alakalı değil, benimle alakalı olacak. Genç edebiyatı dediğimiz kitapları pek seven bir tip değilim. Çok fazla romantizm içeren bölümleri de pek sevemiyorum. Bu tur kitapları pek okumuyorum ve tarzım da değil. Bu yüzden kitabın ilk kısımları beni oldukça sıktı. Çok değişik bir şey görmedim, sıradandı. İlerleyen bölümlerde ise ara geçişlerde ufak hikayeler vardı. Bu bölümler hoşuma gitti. Tabi eğer siz bu tür kitapları seviyorsanız her bölüm size oldukça güzel gelecektir. Kitabın sonu ise beni bu kitabı sevmemde en büyük etkendi. Bakın her ne kadar bu tür okumasamda, kitabın başları beni sıksada bu kitabı sevdim. Çünkü kitabın sonu çok çarpıcıydı. Bu kitabın sonunu tahmin etmek çok zor. Özellikle kitabı okurken beni en çok ne şaşırtabilir diye düşünerek ve teori oluşturarak okudum. Ama sadece bir bölümü tahmin edebildim. Size tavsiyem böyle bir düşünce olmadan okuyun çünkü kitabın tüm güzelliği sonunda. Kitabın sonunu okuduktan sonra ise herşey yerli yerine oturuyor. Kitapta mantık hatasına rastlamadım güzel planlanmış. Son olarak kitabı tavsiye ederim. Çoğu kişinin kitabı çok seveceğine eminim.

Puanım 7.5/10



Read More

14 Aralık 2016 Çarşamba

Harry Potter ve Lanetli Çocuk Kitap Yorumu





     Kitabın Adı: Harry Potter ve Lanetli Çocuk
     Yazar: John Tiffany ve Jack Thorne
     Sayfa Sayısı: 345
     Baskı Yılı: 2016
     Çeviri: Sevin Okyay - Kutlukhan Kutlu
     Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları 
     Goodreads Puanı: 3.81/5



           ----------------- Arka Kapak ----------------

  Harry ait olduğu yerde durmayı reddeden bir geçmişle boğuşurken, en küçük oğlu Albus da istemediği bir aile mirasının yükünü omuzlarında taşımakta zorlanır. Geçmişle gelecek uğursuzca iç içe geçerken hem baba hem oğul tedirgin edici bir gerçeği, bazen karanlığın beklenmedik yerlerden geldiğini öğrenir.
"Harry Potter ve Lanetli Çocuk", J.K. Rowling, John Tiffany ve Jack Thorne'a ait yeni bir özgün hikâyeden yola çıkarak Jack Thorne'un yazdığı yeni bir oyun. Bu oyun sadece sekizinci Harry Potter hikâyesi değil, aynı zamanda tescilli olarak sahneye koyulan ilk Harry Potter hikâyesi. 30 Temmuz 2016'da Londra West End'de gerçekleşen prömiyerin hemen ardından Sahne Metni Özel Baskısı, dünyanın dört bir yanındaki okuyucuları Harry Potter, arkadaşları ve ailesinin devam eden yolculuğuyla buluşturuyor.


---------------------------------------------------------- Yorumum ---------------------------------------------------

    Öncelikle şunu belirtmemde fayda var kitabın yazarı J.K Rowling değilde John Tiffany ve Jack Thorne gibi duruyor çünkü Rowling olsaydı sanki çok daha güzel bir eser karşımıza çıkardı sanki. Bu kitabı ilk 7 kitap ile aynı segmente koymamak gerek çünkü çerezlik bir kitap. Hatta tiyatro metninin kitap haline gelmiş versiyonu. Ama kitabı sevdim mi?

   Kurgunun bana göre kusurları var şimdi bu kusurları yazacağım ama spoiler olacağı için kitabı okumayanlar parantez içini pas geçebilirler. Son kez uyarıyorum bu kısımda spoiler var. Köprüden önce son çıkış. Hala devam mı ediyorsun? Peki ya çok cesaretlisin ya da kitabı okudun. Neyse hadi gel bakalım.. ( İlk önce Harry'nin 3 çocuğu var James Albus ve Lily ve kitapta Albus'un asıl sorunu babasının ünü altında ezilmesi ama sanki diğer iki çocuğun babası Harry değil ve kardeşleri onun ünü altında ezilmiyor tek sorunlu çocuk Albus gibi olmuş.Hele ki ilk 5-10 sayfayı atlayın Albus tek çocuk sanırsınız. Çocuk kayboluyor ama kardeşlerinin umrumda değil mesela. Derdiniz ne olum kardeşiniz farklı sınıfa gitti diye neden arayıp iyi misin diye sormuyorsunuz? Yok efendim hiç terbiye almamışlar. Neyse sakinim. Dediğim gibi diğer iki çocuk hikayenin başında varlar sonra yoklar. Albus'un gıcık biri olmasını söylemiyorum bile. Ama Scorpius efendi çocuktu sevmdim onu. Daha sonra diğer karakterlere değinirsem Harry Hermione Ron ve Draco sanki farklı kişiler. Ayrıca berbat ebeveynler ve en çok sapıtan bence Ron olmuş. Tamam o kadar zaman geçmiş ama daha önce tanıdığımız karakterlerden farklı davranıyorlar tutarlı değiller. İlk başta dediğim gibi yazar farkına veriyorum bu konuyu. Zamanda geri dönmeler konusunda kusurlar var sıradan bir zamanda geri git/ akışı boz/ sonra ne yaptığının farkına var ve düzelt döngüsü var. Sanırım son zamanlarda film olsun dizi olsun bu konuya çok değindikleri için sıkıldım. Ve bence bakanlık soygunu kısmı da çok zorlama olmuş. ) Spoiler içeren kısmı burada bitiyor bundan sonra rahatça okuyabilirsiniz. 

  Yukarıda saydığım kurgu kısmındaki eksiklikler dışında tekrar kitabı sevdin mi diye sorarsanız sevdim. Çok sevdim. Aşık oldum.  Ama hayır kitabın kurgusunu değil bana yaşattığı duygulara bayıldım. Resmen küçüklüğüme geri döndüm. En son ne zaman Harry Potter evrenine geri döndüm hatırlamıyorum bile ama bir anda kendimi o zamanlarda buldum. Filmlerinin çıkması için zaman sayan, vizyona girdiği zaman abimin beni sinemaya götürdüğü, Harry Potter forumlarından saatlerce çıkmadığım zamanlara geri döndüm. Harry Potter ile büyüdüğüm zamana döndüm. Sırf bu bile kitabı sevmeme yetti. Harry'i tekrar büyü yaparken görmek Hermione'yi tekrar bilgiçlik taslarken görmek. Bu duygular inanılmazdı.

  Kitaba puan veremem çünkü mantığım ve kalbim farklı şeyler söylüyor. Ama her ne olursa olsun tekrar o evrene dönmek paha biçilemezdi. Kitabı okuyun ama beklentisiz okuyun, sanki eski bir dostu yeniden görmüşsünüz gibi okuyun arkadaşlar. İşte o zaman çok zevk alırısınız. Hadi sağlıcakla kalın..
Read More

15 Ağustos 2016 Pazartesi

Parlayan Sözler Kitap Yorumu



Kitabın Adı: Parlayan Sözler
Serinin Adı: Fırtınaışığı Arşivi / İkinci kitap
Yazar: Brandon Sanderson
Sayfa Sayısı: 1016 (Küçük Punto)
Baskı Yılı: 2016
Çeviri: Can Sevinç
Yayınevi: Akılçelen Kitaplar
Goodreads Puanı: 4.76/5(Oha?)








Parlayan Şövalyeler bir kez daha dayanmak zorunda. 

Kadim yeminler en sonunda dillendirildi, sprenler geri döndü. Kayıp olanı arıyor herkes; korkarım ki bu arayış sonları olacak. Ama büyünün doğasında var bu. Ne de olsa harap ruhların, içine başka bir şeylerin yer edebileceği defoları olur. Bizzat yaradılışın gücü olan Dalgabağlamalar, harap bir ruhu tamir edebilecekleri gibi derinliklerine sızıp yaralarını da genişletebilirler. Rüzgârkoşucu, intikam ve onurun sınırları arasında dengelenmiş, mahvolmuş bir dünyada kayıp. Yavaş yavaş geçmişi tarafından yok edilmekte olan Işıkören, dönüşmekte olduğu yalanı aramakla meşgul. Kan ve ölümle doğan Bağdökümcü yok edilenleri yeniden var etmeye çabalıyor. İki insanın kaderleri arasında gidip gelen Kâşif ise yavaş bir ölüm ve tüm inandıklarına korkunç bir şekilde ihanet etmek arasında bir seçim yapmak zorunda. Onlar için uyanış zamanı çoktan geldi geçti, çünkü Dinmezfırtına tepelerine binmek üzere. Ayrıca Beyazlı Suikastçı da geldi.

"Her anlamda tam bir başyapıt. Sanderson, farklı farklı karakterleri ve hikâye ilerledikçe adım adım önümüze serilen muazzam tarihiyle capcanlı ve etkileyici bir dünya yaratmış."
-The Guardian-

"Hiç şüphe yok ki, Sanderson da adı Tolkien, Leiber, Moorcock, Jordan ve George R. R. Martin ile birlikte anılacak yazarlardan biri olacak."
-Sffworld-


                                                 --YORUMUM--




İNANILMAZ. MÜKEMMEL. ŞAHASER. Evet büyük yazdığıma bakmayın ama gerçekten bu kitabı nasıl överim bilmiyorum. Fırtınaışığı Arşivi'nin ikinci kitabı ile karşınızdayım. İlk kitap biraz daha hikayeye giriş kitabı olduğu için daha sakin bir kitaptı. İkinci kitap ise daha çok aksiyonun bol olduğu daha akıcı ve hareketli bir kitap.


 En sevdiğim yanı karakter gelişimleri oldu. Kitabın başındaki karakterlerimiz ile sonundaki karakterlerimiz arasında dağlar gibi fark var. Ayrıca kitap bize birçok duyguyu aynı anda  hissettiriyor. Yeri geliyor gülüp kahkaha atıyoruz yeri geliyor üzülüyoruz. Karakterlerimiz mükemmel değiller. Bazı yerlerde doğru kararlar veriyor bazı yerlerde yanlış kararlar veriyorlar. Bazı yerlerde kendilerini sorguluyorlar.

Bu kitabı övmekten başka söyleyecek pek bir şey bulamıyorum. İkinci kitap olduğu için kitabı daha fazla spoil vermeden anlatmam pek mümkün değil. Genel olarak birinci kitaptan daha iyiydi ve yine dopdolu her satırından kelimeler taşan bir kitaptı ve bazı sırlar ortaya çıkmaya başladı. Yalnız kötü tarafı pek tatmin edici bulamadım inanıyorum ki yazar daha 2. kitaptan kötü tarafı pek anlatmayacaktır çünkü önümüzde 8 kitap var, kısacası bilmediğimiz çok şey var. Üçüncü kitabı nasıl beklerim bilmiyorum ama 3. kitap çıkana kadar bu kadar güzel bir kitap okuyamayacağımdan eminim. 
Read More

14 Ağustos 2016 Pazar

Kralların Yolu Kitap Yorumu

Kitabın Adı: Kralların Yolu
Serinin Adı: Fırtınaışığı Arşivi / İlk kitap
Yazar: Brandon Sanderson
Sayfa Sayısı: 915 (Küçük Punto)
Baskı Yılı: 2014
Çeviri: Can Sevinç
Yayınevi: Akılçelen Kitaplar
Goodreads Puanı: 4.63/5


Son Issızlık’tan önceki günlerin özlemini çekiyorum.
Elçiler’in bizi terk etmesinden ve Parlayan Şövalyeler’in bize karşı dönmesinden önceki çağın. Dünyada hâlâ büyünün ve insanoğlunun kalbinde de onurun olduğu zamanın...

Dünyayı ele geçirdik ve sonra da onu kaybettik. Görünüşe göre insan ruhu için hiçbir şey zaferin kendisinden daha zorlu değil. Yoksa o zafer, en başından beri bir aldatmacadan başka bir şey değil miydi? Onlar ne kadar zorlu savaşırsa, direnişimizin de o kadar güçlendiğini mi fark etti düşmanlarımız? Belki de ısı ve çekicin sadece daha kaliteli kılıçları mümkün kıldığını gördüler. Ama çeliği yeteri kadar uzun bir süre boyunca bırakırsan, eninde sonunda paslanıp gider. İzlediğimiz dört kişi var. Birincisi hekim, tıbbı bir kenara bırakıp içinde bulunduğumuz dönemin en vahşi savaşında bir asker olmaya zorlanmış. İkincisi öldürürken ağlayan bir katil, bir suikastçı. Üçüncüsü yalancı; bir hırsızın kalbinin üstüne bir âlimin cüppesini giymiş genç bir kadın. Sonuncusu ise bir yüceprens, yani savaş açlığı tükenirken gözleri geçmişe açılmış olan bir savaş beyi.

Dünya değişebilir. Dalgabağlama ve Kırıkkullanma geri dönebilir; antik çağların büyüleri tekrar bizim olabilir. Bu dört kişi bunun anahtarı.

Bir tanesi bizi kurtarabilir. Ve bir tanesi de bizi yok edecek.



                                                  YORUMUM



Belki bilen bilir Epik Fantezi serileri arasında Zaman Çarkı gibi bir efsane vardır. Her kitabı 800-900 ortalaması olan 6. kitabı 1200 sayfaya ulaşan 14 kitaplık bir seridir. Zaten bu yüzden efsanedir. O kadar derin konuları vardır ki karakterin kaşını kaldırması bile bir entrika olarak kabul edilir. Kendi başına ayrı bir dünyadır. İşte bu seriyi bitirdikten sonra bir daha böyle bir kitap okuyabileceğimi sanmıyordum. Diğer tüm kitaplar artık sıradan ve basit geliyordu. 

Taa ki Brandon Sanderson ile tanışına kadar. Fırtınaışığı Arşivi işte böyle derin kompleks ve apayrı bir dünya. 10 kitaplık bir seri. Ben bu yazıyı yazarken ilk iki kitap türkiyede yayınlandı. 3. kitap ise yurtdışında çıktı, çevrilmesini bekliyoruz. Farkında mısınız bilmiyorum ama şuan bir efsane yazılmasına tanık oluyoruz.

İlk kitap Kralların Yolu bir giriş kitabı. Ne? dediğinizi duyar gibiyim. Evet 915 sayfalık küçük puntolu (artık normal puntoda bin kaç sayfaya geliyor siz düşünün) bir giriş kitabı. Ama bu demek değildir ki ilk kitap önemsiz. Hayır efenim gerçekten çok önemli bir kitap. Evreni ve karakterlerimizi bu kitapta tanıyoruz. 3 ana bölüm 3 tanede ara bölümden oluşuyor kitap. Ana bölümlerde 3-4 ana kahramanımızın ağzından gelişiyor olaylar. Ara bölümler ise evrenin o anki durumunu daha iyi anlamamıza ve büyük resmi görmemize yarıyor. Dedim ya kompleks, bir yere sıkışıp kalan bir kitaplardan değil değil bu. Kılı kırk yararak hazırlanmış bir kurgu bekliyor sizi.

Evet ilk kitap biraz kalın. Evet ilk kitap pahalı. Evet çoğu kişi bu kitabı alırken bitiremem diye korkuyor. 

Ama kitaba bir defa başladıktan sonra;

Evet keşke daha uzun olsaydı keşke bitmeydi diyorsunuz. Evet 5-6 tane 200 sayfalık kitaptan daha ucuza geliyor toplamda diyorsunuz. Evet bir defa başlayınca elinizden bırakamıyorsunuz.

Son olarak burada kitabı öneririm demek çok basit geliyor bana. En fazla endişelerinizi bırakmanızı önerebilirim. Pişman olmayacağınızı taahhüt edebilirim. Son zamanlarda gerçekten güzel bir kurgu okuyabileceğinizi temin edebilirim. 2. kitaba anında başlamak isteyeceğiniz sözünü verebilirim( 2. kitap daha güzel bu arada ). Okuduğunuz için teşekkürler ederim herkese iyi okumalar diliyorum









Read More

Elantris Kitap Yorumu




Kitabın Adı: Elantris
Sayfa Sayısı: 510
Baskı Yılı: 2014
Çeviri: Can Sevinç

Yayınevi: Akılçelen Kitaplar
Goodreads Puanı: 4.14/5

ELANTRİS devasa, güzel, kelimenin tam anlamıyla parlak, güçlü büyülü yeteneklerini Arelon'un tüm insanlarının iyiliği için kullanan hayırsever varlıklarla doluydu. Ve bu tanrısal varlıkların her biri, Shaod'un gizemli dönüştürücü gücü onlara dokunmadan önce sıradan birer insandı.

Ancak on yıl önce, hiçbir uyarı olmaksızın, büyü çöktü. Elantrianlar buruşuk, cılız, cüzzamlıya benzer yaratıklara dönüştü. ELANTRİS'in kendisi de karanlık, pislikle dolu ve döküntü haline geldi. Shaod artık bir lanetti.


Arelon'un yeni başkenti Kae, halkının unutmak için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştıkları ELANTRİS'in gölgesinde kalıyor. Teod Prensesi Sarene, Veliaht Prens Raoden ile bir devlet evliliği yapmak için geldi. Karşılıklı mektuplaşmalarına dayanarak mutluluk bulacağını umuyordu. Ancak mutluluğun yerine prensin ölü, kendisinin ise onun dulu kabul edilmiş olduğunu gördü., Acımasız Fjordell bağnaz fanatiklerinin imparatorluk hırsı karşısında son direnen ülkeler oldukları için hem Teod, hem de Arelon tehdit altındalar.


Fırtınaışığı Arşivi ve Sissoylu serileri ile fantastik kurguya damgasını vuran Brandon Sanderson'ın ilk kitabı olma özelliği taşıyan Elantris, yazarın ne kadar iyi bir kurgu ustası olduğunu bizlere bir kez daha kanıtlıyor.


                                                         YORUMUM


Öncelikle kitabın güzel bir felsefesi var. Tanrıların yaşadığı süper güç olan Elantris'in çöküşü sonrası boşluğu doldurup süper güç olma amacıyla krallıkların yarışına değinilmiş. Bazıları bunu ticaret ve parayla sağlamaya çalışıyor bazıları ise bunu din ile sağlamaya.


Kitap Fjordell'ın tek din altında tüm dünyayı ele geçirme amacıyla son direnen iki ülke olan Teod ve Arelon'u ele geçirmek için uğraşmasını anlatıyor. Aynı zamanda yıkılan Elantris sonucu değişen sınıf sistemi ve yaşam standartlarınıda göz önüne alıyor. 


Karakterlerimize gelirsek kötü karakterimizin kendi içinde çekişmeleri çok güzel verilmiş. Kitapta biraz da taht oyunları tarzı entrikalar ve rekabetler var ve bu kısımlarda oldukça keyif verici olmuş.Bazı noktalarda sissoylu ile benzerlikler farkettim. Özellikle hiç bir şey imkansız değildir temaları. Sanırım bu Brandon sanderson'un düşünce yapısından kaynaklanıyor.


 Kitap çok güzeldi mutlaka okumalısınız diye düşüyorum. Kesinlikle çok akıcı ve keyif veren bir kitap. Ve sonunda brandon sanderson yine yapacağını yapıyor ve diğer kitaplarında olduğu gibi sizi şoke ediyor ki adamın en sevdiğim özelliği bu. Alın okuyun okutun hiç bir şey kaybetmeyecek çok şey kazanacaksınız..




Read More

22 Ekim 2013 Salı

Merhabalar

Öhöm öhöm. Öncelikle selamlar benim adım Samet. Blogger ailesine an itibari ile katılmış bulunmaktayım vatana millete hayırlı olsun.

Bundan sonra sizlerle kitaplar hakkında her şeyi hatta daha fazlasını paylaşmayı planlıyorum bu konuda çok sıkı planlarım emin olabilirsiniz. Özellikle fantastik kitaplarla ilgilenirim, arada sırada polisiye veya bilim kurgu romanlarınıda okurum ama dediğim gibi ilgi alanım fantastik türüdür hem ejdarhaları kim sevmez ki. Kitap dışında müziklerle çok işli dışlıyımdır odamda olduğum her vakit her türde müzik çalar. Ek olarak çoğu erkek çocuğu gibi bilgisayar oyunları en büyük uğraşlarımdan biridir. Benden bu kadar ilerki günlerde okuduğum kitaplarının tanıtımı yapmaya başlayacağım ufaktan ufaktan. İstediğiniz vakit bana ulaşabilirsiniz sağ sola bakın illa ki bana ulaşabileceğiniz bir facebook adresi, twitter, mail adresi, kroki hiç olmadı kuş bakışı bir harita fln çizmişimdir sorularınız olursa veya spamlayıp rahatsız etmek isterseniz hiç çekinmeyin ben burdayım.. :):)







Read More